2024'de Cihat Duman'ın en sevdiği kitaplar
Cihat Duman, 2024'de okuyup sevdiği ve yazarken ilham aldığı kitapları Literaedebiyat için paylaştı.
Kötülük yılı 2024
Kitap okumanın ve kitap okumaya mecbur kalmanın derin yarığında çırpındığım bir yıl oldu 2024. Narsisizm meselesiyle başlayan yıl, kötülük sorunsalıyla kapandı. Bu konular üzerine yazılmış kitapları okumasam belki de delirirdim. Sistematik olmasa da antropoloji, şiir ve roman okumaya da devam ettim. Sineklerin Tanrısı, Fareler ve İnsanlar, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Gogol’un Burun ve Palto öyküleri, Hakan Karakaşoğlu’nun Kül Şehir, Alptuğ Topaktaş’ın Değillik Orkestrası, Yavuz Türk’ün Avı Durdurmak, Ferah Doğan’ın Dalgalar X, Osman Akınhay’ın Heveskar Çevirmen aklıma ilk gelenler. Tüfek Mikrop Çelik ise yılın tek antropolojik kitabı oldu. Gutenberg Galaksisi ise beni tam bir basılı kitap, kültür, matbaa, telefon, pdf düşmanı yaptı diyebilirim.
2024 Hikâyem şöyle:
İzlediğim bir dizinin ortalarına doğru yazarların kötü olarak yansıttıkları karakter sonlara doğru masum, melaike gibi gösterilen kız ise bildiğimiz şeytan çıkmıştı. Apple Tv platformu böyle şeyleri çok seviyor. Fakat benim gibi drama üzerine düşünen birinin bu tuzağa düşmesi o an başta bana garip gelmişti. Gerçekler beni aynı soruya götürdü: Kaliteli olan nasıl oluyor da popüler olabiliyor? Bir virüs gibi insanın en tehlikeli yanlarına sürtünerek, gıdıklayarak, kaşındırarak dolaşımını arttıran hikâyeler. Her seferinde bizi tuzağa düşüren masallar. Neler oluyor? Bu işte bir sakatlık var.
Heinz Kohut üzerine yazılmış bir kitabı okuduktan sonra bu değerli psikoloğun yazdığı kitapları da okudum. İnsanın karakter geliştirdiği 2 ile 4 yaş arasında olanları matematik gibi anlatıyordu. Bu çağlarda oluşan bir aksilikten sonra insanın ömür boyu sakat kalma ihtimali vardı. Mevcut sakatlığımı buna bağlayabilseydim çok rahat edecektim fakat kişinin narsist olduğunu kabul etmesi teknik olarak imkânsızdır. Bu kitaplardan benim şimdiye kadar kötülük sandığım şeylerin aslında tıbbi bir hastalık olduğunu da öğrenmiş oldum. Empati yoksunluğu, kırılganlık ve nesnelere karşı sevgi geliştirememe aslında birini kötü yapmaya yetmiyor. Birinin hastalığının semptomları olabiliyor bu kötülük sandığımız şeyler.
Peki kötülük neydi? İyi ve kötü var mıydı? Bir narsist o..ç.. olarak narsist olduğumu kabul etmiyorsam o halde şeksiz ve şüphesiz kötü olduğumu kabul edebilir miydim? Kötü olduğumu anlasam huzura kavuşur muydum? Bir tarihçi olmamasına rağmen kötülüğü tarihçi gibi incelediğini itiraf eden Amerikalı düşünürün 4 kalın kitabını elime aldım. Sonrasında Eagleton, Bataille gibi artist isimlerinde üzerine kalem oynattıkları edebiyat ve kötülük üzerine okuma yapacaktım. Bu karanlık yolda haz ve zarar arasındaki bağa denk geldim. Başkasının acısından zevk alabilmek için verilen zarara kötülük deniyordu. Sonra, yanlış hatırlamıyorsam Hannah Arendt’in bir esrinde Nazi şebekesinin nihai temizlik adı verdikleri fırında insan zehirleme işinden zevk alanları ordudan ihraç ettiğini okudum. Naziler aralarında kötü adam istemiyordu. Konu ile ilgili en sert ve acımasız sözü Eagleton kötülükle ilgili derlemesinin son sayfasında söylüyordu: İnsanlar iyiler ve kötüler diye ikiye ayrılır, gri renk yoktur.
Nazım’ın Memleketimden İnsan Manzaraları’nda denk geldiğim kötü bir karakter beni günlerce uyutmadı desem abartmış olmam. İlk karşılaşmadan üç dört ay sonra bir kez daha bakmaya cesaret ettim ve yine nefesim kesildi. Sayfa numarası vermek istemiyorum Litera Edebiyat okurları tetiklenmesin diye.
Kalın kitaplar yazan Amerikalı profesör işi dönüp dolaştırıp çocuk ölümlerine getiriyordu. Kötülük vardı çünkü çocuklar ölüyordu. Dindarların bu konuyu açıklamak için kırk takla attıklarını ve her seferinde çuvalladıklarını ispat ediyordu. Çocuk meselesini kitaplarının he başına hem sonuna alıyordu tarafını belli etmek için. İnternette arattığımızda çok açıklayıcı kaynaklar bulabileceğimiz teodise denen şeyi gülünç buluyordu.
Kötü değildim. Başkasının acısından zevk almayı geçtim, başkalarının sevinci dünyadaki huzur oranını arttırıp beni gevşettiği için kötü değildim. Ötekilerin mutluluğunu kıskanmıyordum. Destekliyordum iki kişinin sevişmesini. Okuduğum kitaplardan öğrendim iyi biri olduğumu. Bu değerli bilgiye başka türlü erişemezdim. Çünkü insanlar artık dikkatlerini toplayamıyorlar. Size bir anlam veremiyorlar. Meşguller. Onlinelar. Sürekli beğenilme halindeler. Nasihat ölmüş. Yargılanmamak için yargılamıyorlar. Erdem kalıp değiştirmiş. Mecburen kitap okudum.
Meraklısı için metinde isim verilmeden bahsedilen eserleri aşağıya sıralamak isterim.
Kötülüğün Tarihi Seti, Jeffrey Burton Russel
Servant, Tony Basgallop tarafından yaratılan televizyon serisi.
Kötülüğün Sıradanlığı, Hannah Arendt
Kötülük Üzerine Bir Deneme, Terry Eagleton
Heinz Kohut ve Kendilik Psikolojisi, Allen M. Siegel
Kendiliğin Çözümlenmesi, Kendiliğin Yeniden Yapılandırılması, Heinz Kohut
Comments