Ölmedik daha!
Nagihan Kahraman, Fuat Sevimay'ın ilk olarak 2013'de yayımlanan, geçtiğimiz aylarda yeniden basılan ödüllü öykü kitabı, Ara Nağme üzerine yazdı: "Ara Nağme, bir şekilde hayatta kalmanın yollarını arayan, bulan ya da bulamayan ama mutlaka arayan ve bir anlamda ara nağme’ye devam eden, kendi dünyalarında mücadeleci insanları anlatıyor."
Hem öykü hem romanları bulunan hem de çeviri alanında adını duyurmuş yazarlara rastlamak günümüzde çok kıymetli. Fuat Sevimay, bu anlamda oldukça üretken yazarlarımızdan biri. Uzun yıllardır edebiyatımızın hem mutfağında hem vitrininde diyebiliriz kendisi için. Özellikle son zamanlarda çevirileri ile adından sıkça söz ettiren yazarın çeşitli yarışmalarda ödül kazanmış ve dergilerde yayımlanmış öykülerinden oluşan kitabı Ara Nağme, 2013 yılında yayımlanmış ve ardından 2014’te Orhan Kemal Öykü Ödülü’ne layık görülmüştü. Başka yayınevleri tarafından basılan eser, on bir yıl sonra İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. Günümüze gelene kadar daha pek çok kitabı çıkan yazarın bu kitaplarının da çeşitli ödüller aldığına yıllar içinde şahidiz. Kapalıçarşı romanı 2015 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar Roman Yarışması’nda, Gör Bağır adlı öykü kitabı 2022 yılında Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nda, Haydar Paşa’nın Evi adlı çocuk kitabı da Kent Öyküleri Yarışması’nda ödüle layık görülmüştür. Bunların dışında Aynalı, Anarşık, Benden’iz James Joyce ve Aziz ile Nikola adlı romanları da var. Ayrıca İngilizceden James Joyce, Henry James, Oscar Wilde ve Paul Beatty ve İtalyancadan Luigi Pirandello ve Italo Svevo çevirileri de mevcut.
Ara Nağme, adını kitabın içinde yer alan on yedi öykünün birinden alıyor. Öyküler genel olarak tek bir tema etrafında dönmüyor, öncelikle bunu söylemekte fayda var. Ancak kitabın adına seçilen “Ara Nağme” de genel olarak tüm öykülerdeki dilsel ve içeriksel bütünlüğü sağlıyor. Fuat Sevimay’ın her an mahalleden, sokak ağzından fırlamış cümleleri var öykülerde bolca; bunu da yapay olmadan hayatın doğal akışında vermeyi başarmış. Hatta bazı öykülerin adına da yansımış bu. “Faroz” bunlardan biri örneğin. Bu öyküde “‘Faroz benim adım,’ diyor. ‘Kendimi bildim bileli burada yaşıyorum.’”(s.54) sözlerinin sahibi fırlıyor öykünün içinde ana karakterin karşısına. “Torakçı” adlı öyküde de bu var. Karakter, yol sormak için durduğu yirmi haneli köyde konuştuğu yaşlı adamın mesleğinin torakçı olduğunu öğrendiğinde pek çok okur da büyük ihtimalle bu mesleği yeni öğrenmiş oluyor. İşinin ne demek olduğunu sorduğunda ise “‘Odunun bedenini yakıyor, ruhunu teslim alıyoruz.’”(s.50) cevabını alır. Ayrıca insan dışındaki varlıkların ağzından anlatılmış öykülere ya da öykülerin içinde geçen küçük bölümlere de yer vermiş eserde yazar. “Sen Bana Kapalı Çarşı” tam da bu bakış açısıyla yazılmış, tâ Kapalı Çarşı’nın inşası zamanından kalma mermer taşların hikayesinin anlatıldığı bir öykü. Yine aynı şekilde “Son Dragon’un Maceraları” da bir köpeğin bakış açısından sahiplenilmesini, terk edilmesini, sevilmesini, dövülmesini anlatan etkileyici bir öykü. Öykülerin içinde kullandığı küçük başlıklandırmalar da öyküyü bölmüyor aksine yerinde bir akış sağlıyor. Bu öyküde öykünün başında ve sonunda insanlar ve köpeklerin çeşitli açılardan ikiye ayrıldığından bahsediliyor: “İnsanlar ikiye ayrılır. Dragon’u satanlar, Dragon’u satın alanlar, Dragon’u eve götürenler (satın alanla aynı), Dragon’u okşayanlar, Dragon’a yemek verenler, Dragon’a kemik verenler, Dragon’u tekmeleyenler (okşayanla aynı), Dragon’u ormana bırakanlar (eve götürenle aynı), Dragon’ hiç görmeyenler, Dragon’u görüp üstüne araba sürenler, Dragon’a hoşt, diyenler, Dragon’a ne tatlı şeysin sen, diyenler (siz de çok tatlısınız), Dragon’a taş atanlar, Dragon’u… of yoruldum. Ne çok insan var.” (s.56) ve sonunda “(…) köpekler ikiye ayrılır. Ben gibi şanslı olup Adalet’e ya da Elif’e denk gelenler, bir de insandan yana bahtı kara köpekler.” (s.64) Şaşırtmayı da seviyor Sevimay ve nükteli bir söyleyişi de var bazı öykülerinde. “Başsağlığı” böyle bir öykü mesela. Birinin ölümünden dolayı okur da karakterle birlikte hüzünlü bir havaya girip sonunda bambaşka bir sürprizle karşılaşıyor. “Çi Börek”te de buna şahit oluyor okur; burada gülümsetmiyor tabi öykünün sonu ama yine de hiç beklenmedik bir son biçiyor ana karakterine yazar.
Esere adını veren “Ara Nağme” bir gecekondu mahallesinin tüm acılara rağmen hiç bitmeyen cümbüşlü hayatını anlatan, okunduğunda inceden bir sızı bırakan ama bir yandan da tam da öyküdeki Babako gibi nerede kalmıştık dercesine eğlenmeye devam ettiren mayhoş bir tat bırakıyor okurda. Kentsel dönüşüm meselesinin bir yara hâlinde kendini gösterdiği “Ara Nağme” öyküsü adını müzik teriminden alıyor. Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğü’nde geçen ifadeye göre ara nağme, “şarkı türkü, köçekçe vb. küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtası arasına, başına veya sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça.” olarak açıklanıyor. İkinci anlamı ise mecazi olarak “sık sık söylenen söz veya açılan sorun.” Bunlardan hareketle öyküyü hem gerçek anlamına gelecek şekilde hem de mecazi anlamda -sık sık gündeme gelen bir sorunun (kentsel dönüşüm) işlenmesi bakımından- yorumlamak mümkün. Öykü boyunca dertli olan Babako da bakar ki kederli olmaktan insana fayda gelmez ani bir dönüş yapar: “Hüzzamdan sonra segâha geçiyor Babako. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç, bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç. Ara nağmeleri Kolpa gırnata ile geçiyor. Efkârlıyız. Dertliyim. Ruhuma hicranını sardım da yine. Peşrev ile devam. Ayrılık. Babako es veriyor. Sükûnet. Yaprak kımıldamıyor. Hepimizi süzmekte. Aramış bıyığının altında kıpırdanan dudakları. Sonra bir homurtu. Eli havada sallanıyor, boş vermişçesine. Yay elinde bıçak gibi havayı doğruyor. ‘Yeter be, ölmedik daha.’” (s.21-22) Denebilir ki dilsel bir şölen sunuyor yazar okuruna bu satırları ve hem öncesi hem sonrasında.
Ara Nağme, bir şekilde hayatta kalmanın yollarını arayan, bulan ya da bulamayan ama mutlaka arayan ve bir anlamda ara nağme’ye devam eden, kendi dünyalarında mücadeleci insanları anlatıyor. Hem sokakta yanından geçip gidilen bazen durup iki kahkahasına gülünen, kendi kaderlerini değiştirmenin peşinde insanlarla yolu kesişecek Ara Nağme’yi okuyanların. Yazarla henüz tanışmamış olanlar için iyi bir başlangıç olacaktır. İyi okumalar.
ARA NAĞME
Fuat Sevimay
İthaki Yayınları, 2024
Tür: Öykü
96 s.
コメント