top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
Yazarın fotoğrafıLitera

“Evet, önceki kitaplarımdan en önemli farkı oldukça öfkeli ve alaycı olması,”

Gönül Malat, Sema Kaygusuz’un kaleme aldığı Barbarın Kahkahası üzerine yazdı: "Barbarın Kahkahası, diyalojik, çoksesli, çok katmanlı yapısı ve içinde barındırdığı karnavalesk unsurlarla çağının ruhunu yansıtan bir eser."

Gönül Malat


Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildir.

Onlar, Hayat’ın kendine olan özleminin

oğulları ve kızlarıdır.

Ve sizle olsalar da, size ait değiller

Onların bedenleri için bir yuva sunabilirsiniz;

ama ruhları için değil;*


Yazar Sema Kaygusuz’un kaleme aldığı Barbarın Kahkahası, 2016 yılında Yunus Nadi Edebiyat Ödülüne layık görülen bir metin. Kitabın satırlarına dalınca bu ödülün ne kadar da haklı olduğunu hemen anlıyor okuyucu. Bir dil şöleni sunuyor biz okurlarına Kaygusuz. Yazar; dili, romana amade ediyor adeta. Bir söyleşisinde; öykü ve romanlarını sözcük, sözcük yazdığını belirten usta kalem, metinlerinin okunduğunda işitilen tını için kelimeleri sürekli değiştirdiğini de ekliyor sözlerine. Satırlar gerçekten de bir ahenkle hatta melodiyle ilerliyor. Bu durum okuyucuyu anında kitabın içine çekiyor. Yine bir söyleşinde “Yere Düşen Dualar kitabını dört yılda yazdığını ve yazarken de bir ateş çemberinin içinden geçtiğini söylüyor yazar. Barbarın Kahkahası, öyle derinlikli öyle acıtıcı ki okurlar kitabın satırlarında gezinirken aynı Kaygusuz gibi bir ateş çemberinin de içinden geçiyor. Bir yandan gülümsüyor, diğer yandan kan ağlıyor.



Sema Kaygusuz eserlerinde hem teknik ve hem de deneysel metinlerle bizleri buluşturmakta hayli başarılı. Barbarın Kahkahası, güzel bir “Karnavalesk” metin olarak okurlarına sunulmuş satırlar içeriyor. Şiirsel bir anlatıya sahip diğer yandan! Bildiğiniz gibi "Karnavalesk" anlatı Mikhail Bakhtin'in ortaya koyduğu bir edebiyat kuramıdır. Kısaca şöyle tanımlanabilir: Karnaval, toplumsal hayatın baskın gerçeğini ve dayatılan düzeni geçici bir süre içinde yok sayan eğlence ve mizaha dayalı bir kutlama biçimidir. Bu kutlamalarda toplumsal yapının dikte ettirdiği tüm hiyerarşik düzenler, ayrıcalıklar, norm ve yasaklar askıya alınır. Bakhtin, karnavalı içinde barındırdığı ikonaklastçı (ikona yıkıcı) eğilimler dolayısıyla sanatın mihenk taşı olarak görmektedir. Yaşamdan bir örnek vermek gerekirse “Gezi Olayları” bir karnavalesk yapıdır. Bakhtin’in, karnaval teorisinde resmi ideoloji ve resmi dilin alaya alındığı bir alan vardır. Dolayısıyla resmi ideolojinin mutlak gördüğü hiyerarşi ve kurallar bu alanda askıya alınır. Böylece hem mizaha dayalı hem de resmi ideolojiye/iktidara karşı duran ve eleştiren bir metin sunulur okuyucuya. Bir karnavalesk eserde hem yazar, hem okur kurmacanın mizahi yönüyle tebessüm ederken bir yandan da bir ateş çemberinin içinden (Biber Gazına maruz kalmak gibi) geçerler.


Mikhail Bakhtin'in, diyoloji ve karnaval kavramları birbirini tamamlayan kavramlardır. Bakhtin diyalojiyi “Bir ifade (utterance) ile diğer ifade arasındaki ilişki/çelişki olarak,” tanımlar. Ona göre diyaloji; aynı konu üzerindeki ifadelerin (metindeki diyalogların) arka planına yani çelişkili düşüncelere, bakış açılarına, değer yargılarına girilerek oluşturulur. Yazar, Barbarın Kahkahası’nda bu çelişkili karşı duruşlu diyalogları –özellikle Eda ve Ufuk karakterleri ile Melih ve İsmail’in konuşmaları, hatta Alikar ve Selçuk’un demli muhabbeti- bu tekniğin hem güzel hem de hayli öğretici örnekleri olarak bizlere sunmuştur.


Görüşlerini, anlamanın doğası ve iletişim üzerine yoğunlaştıran Bakhtin, öncelikle, insanın kendini keşfinin ancak “Öteki” ne bakarak mümkün olabileceğini her türlü bilmenin ön koşulu olarak ortaya koyar. Bu, ben ve öteki diyalektiği üzerinden yaşamın ve insanın özünün diyalojik olduğu sonucuna ulaşan Bakhtin, bu meyandaki fikirlerini roman türü üzerine temellendirir. Sema Kaygusuz da işte Barbarın Kahkası’nda bu öteki/diyalojik karnavalesk roman yapısını, ustalıklı kalemiyle Jung’un “Gölge” teorisiyle de harmanlayarak okuyucularıyla buluşturmuştur. Teknik ve fakat bu nefis çok sesli, hatta dilli (Simin eski-Arapça, Farsça -kelimeler kullanır) metin için yazara ne kadar teşekkür etsek az olur kanımca. Karakterlerin karnavalesk yapısına, olayların ve konuların da aynı yapıyla oluşturularak kurguya eklenmesi, yazarın çokça alkışı hak ettiğinin bir başka göstergesidir.

Doğrusu kurmacanın bir motelde geçmesi karnavalesk metin için, ustalıkla oluşturulmuş bir kurguya pek güzel hizmet eder. Tabii “Çiş” olayı da öyle! Kurgu üzerinde epeyce kafa yorulduğunun da kanıtıdır aynı zamanda!


Bana göre Sema Kaygusuz, kalemi çok ama çok usta bir öykücü. Romanları bile zincir öyküler şeklinde ilerliyor. Hatta nehir öyküler demek hiç yanlış olmaz romanlarına. Barbarın Kahkahası’nda da, birbirine bağlı yirmi beş öykü okuyoruz bu nedenle. Bu öykülerden eğik yazılmış üçü, romanın karakteri Simin tarafından kaleme alınmış. Diğerlerinin anlatıcısı ise üçüncü tekil ya da tanrı bakışı anlatısı!


Barbarın Kahkahası, diyalojik, çoksesli, çok katmanlı yapısı ve içinde barındırdığı karnavalesk unsurlarla çağının ruhunu yansıtan bir eser. Kitabı için Kaygusuz bir söyleşisinde “Evet, önceki kitaplarımdan en önemli farkı oldukça öfkeli ve alaycı olması,”

demiştir. Bu romana muazzam bir zenginlik katmıştır. Yazar, anlatım tekniği olarak anlatmadan ziyade göstermeyi tercih etmiştir ayrıca.


Üçüncü romanı Barbarın Kahkahası ile romancılığında yeni bir aşamaya ulaşır. Meselesini doğrudan ya da seçtiği bir anlatıcı kanalıyla ortaya koymak yerine kahramanlarına serbestçe tartışabilecekleri demokratik bir anlatısal zemin hazırlayarak dile getirir meselesini.


Karnavalesk roman yapısı tam da budur. Böylelikle herhangi bir kahramana ya da söyleme angaje olmadan; estetik ve edebî olandan taviz vermeden anlatır okura hikâyesini. Tüm karakterlere eşit mesafededir yazar da okur da. Roman, yazardan ya da anlatıcıdan ziyade kahramanların seslerinin duyulduğu, farklı seslerle türlerin iç içe geçtiği, çoğulcu bir anlatıma sahiptir. Metnin derin yapısında halkalanarak bir ülkenin, giderek dünyanın girift meselelerine yol alır. Bir kabahat ve failin aranması üzerinden, dünya ahvalinin sorgulanması, insanın insana ettikleriyle yüzleşmesi ön plandadır. Söz konusu kurguya, belli başlı karnaval kategorileri ve edimleriyle geleneksel alçaltıcı karnavalesk jestlerin eklemlenmesiyle roman, artık tamamen karnavalesk bir yapıya bürünür. Hele de Simin’in bavul hikayesiyle biz okuyucularını, ateşin içine atarak. Kollektif bilinçdışımızın zorbalıklarını/zulümlerini, eziyetlerini yoklayarak hem de.


Kitap, sembollerle hayli nitelikli bir kurgu da sunuyor biz okurlarına. Ozan’ın denize dalarak zıpkınla balık avlaması, çocukluktan ergenliğe geçiş süreci, yılanı öldürmesi, kaplumbağa anatomisini merakı, keçiyi alt etmesi olağanüstü mitolojik atıfları içeren satırlardır aynı zamanda. Bir yandan da denize dalıp çıkması Homo Sapiens’in evrimine de güzel göndermeler içerir. Simin karakterinin kendisi ve üç bölümdeki anlatısı da yazarın Jung teorileriyle –Kollektif Bilinçdışı olarak- kurguya ustalıkla yerleştirdiği satırlarla doludur.

Romanda, kahkaha atarak protest duruşunu sergileyen “Barbar” gibi, yazar Sema Kaygusuz’un da Bakhtinyen terminolojiyle ifade etmek gerekirse, her türden mutlak, otoriter, monolojik ideoloji ve söylemlerin karşısındaki duruşudur Barbarın Kahkahası’yla. Sema Kaygusuz’un içinde yaşadığı çağa bir yanıtı, sırları ortaya döküşü, kabahatlerle ve derin acılarla yüzleştirmesi, tepkisi ya da haykırışı olarak okunmalıdır bu KAHKAHA.


BARBARIN KAHKAHASI

Sema Kaygusuz

Metis Yayınları, 2015

152 s.


Kaynaklar:

1. Ağacın Gözüne Bakmak, Sema Kaygusuz söyleşisi, Oggito.com

2. Karnavalesk Bir Roman Olarak Barbarın Kahkahası, Canan Sevinç, Dergipark cilt 9, sayı 44 2016

*Halil Cibran, Çocuklarımız şiiri

Comments


bottom of page