top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

beşi bir yerde

Yazarın fotoğrafı: tan doğantan doğan

tan doğan yazdı: "5 kök sorun(sal) üzerine birkaç söz

'kendimi aradım' (herakleitos) demeden 'kendini bil'mek (sokrates) olası mı? bilemedim! ne ki 6 kez 'ben' deyip de 1 kez olsun 'ben' dememek de var (teoloji): 'beni bende demen bende değilem / bir ben vardır bende benden içerü' (yûnus.) bir de 'ben'in unutulma kaygısı ('sanat' ve 'edebiyat'ta da) söz konusu: 'ben giderim adım kalır / dostlar beni hatırlasın' (âşık veysel.)"



açlık

her 5 kişiden 1'i aç dünya'da.. inanmayan saysın!...

hamsun (açlık) ve kafka (açlık sanatçısı) ve de maslow (ihtiyaçlar hiyerarşisi) bassa da buna koyu-kara mürekkepli işâret parmaklarını, 'açlık oyunları'ndan (suzanne collins) çok öncesine uzanır bu oyun: zenginler ve fakirler!

dirimbilimsel yapı, yazgı gibi: aç-susuz olan ölür! akıl-his yoksunu tarihin dili ise şu: güçlü, güçsüzü yer! (ne diyordu darwin?) nere uçtu değişim, dönüşüm, gelişim? ya kültür, uygarlık neydi de, hıfz edemedik! ("hâfıza-i beşer nisyân ile malûldür." / muallim nâci.)

siya(h)setçilerin tümden, ekonomistlerin kısmen işi imiş yalan söylemek. edebî, tarihî derken, bir de erk dili var: siya(h)si! her dirimi doyuracak gıda 5 kez mevcûtken dünya'da, neden %1 ârsız, kalanı aç? (cevâp soruda.) âh silâh, savaş vb. de cabası, ölüm için! oyuna ortak olan da er-geç ölecek, artık ağzı diş tutmazken kemirgen zenginlerin!

her 1 dakikada 12 kişi ölüyor acından dünya'da; inanmayan...



bencillik

ben/ego sâhibi değil insan doğuştan (altben/id.) sonradan bir de üstben/süperego (freud'ca) ilâve! fenâ mı, tam 3 ben'imiz var? var bir de (9/8'lik karşılama) bir türkü: "bir 'ben'i mutlaka olsun!"

"kendimi aradım" (herakleitos) demeden "kendini bil"mek (sokrates) olası mı? bilemedim! ne ki 6 kez "ben" deyip de 1 kez olsun 'ben' dememek de var (teoloji): "beni bende demen bende değilem / bir ben vardır bende benden içerü" (yûnus.) bir de "ben"in unutulma kaygısı ('sanat' ve 'edebiyat'ta da) söz konusu: "ben giderim adım kalır / dostlar beni hatırlasın" (âşık veysel.)

bu 'ben'lerin düşü-gerçeği 'kötü' değilken özde, 'bencilik' de öyle zannımca, kendine (kültür) ekin ekip-biçip, paylaşmak; birikim edinip, çoğaltıp bölüşmek başkalarıyla. kötü (ahlâk) olansa, 'bencillik': sırf çıkarları için düşünmek, düşlemek, eylemek ve yaşamak! bağlam içre ilkinin (ego) ikinciye (süperego) dönüşümü, eşdeyişle gelişim ve değişimle evrilip, bireysellikten  toplumsallığa geçişi söz konusu gerçekleşmediği sürece, özçıkar aşılamaz; nalıncı keseri olmanın ötesine geçilemez gibi. ben'in bencilikte nefeslenmesi ve dahası toplumsallıktan evrenselliğe varması zorlu bir süreç olsa da, tastamam insancıl bir yolculuk olsa gerek. bencillikse (yoksunluk), açlık (yoksulluk) için bir kök sorundur: bir kişinin değil, birden çok kişinin, başkalarının açlığı ki, bunun uzantısıdır zenginler-fakirler ikiliği.



eşitsizlik 

tüze (hukûk) dendiğinde türe (adâlet), hem kavramsal hem uygulayımsal olarak, dikilir karşımıza. sorunsal (problematik) bağlamda eşitlik-öte bir yaradır insan, doğa, dünya ve evren üzre/içre. bunun nedeni kötü (ahlâk) ve kirli siya(h)sal yapılanma ve bir hiç olan erk söylemi ve baskıları olsa da, hâlâ bencillik ve uzantısı zenginlikle iç içe geçen, katılın-katılmayın, politik (aristoteles'çe "homo est animal politicum") uygulamalardır ki, bir ayağı ekonomik, diğeriyse sosyo-kültüreldir. eşitsizlik olgusu, tarihsel zamanda (dünden bugüne), insanın sığ-sınırlı us varlığı olma konumuyla ilintisiz değildir. id-ego-süperego sacayağının dengesini kuramayan, benden benciliğe geçmede (çoğun bile-isteye) çaba göstermeyip yetersiz kalan insanın, insanlık kaygısının günden güne törpülenmesi, işsizlik, açlık, yoksulluk durumunu artırırken, yayılmacı-anamalcı siya(h)saların ve erklerin bunda bencil-kötücük işlevi belirleyici olmuş ve olmaktadır. savaş bezirgânlığının ekonomik (para-petrol vb.) politikalara koşutluğunun geldiği kerte, eşitsizliğin ölüme dek uzanmasını gözler önüne sererken, aymaz ve umursamaz zenginler öbeğinin bu durumu yattığı (yine aristotales'çe "açık-seçik") âşinâ, "körler-sağırlar oyunu"nu sürdürülse de!



ahlâksızlık

kavramsal, kuramsal, olgusal, bireysel ve toplumsal olarak ahlâk değerlendirilip irdelendi- irdelenmekte (felsefe, psikoloji, sosyoloji vb.) salt us değil, etik varlığı olduğu da anımsandığında insanın, insanlığın bir kök sorunu ve dahi sorunsalı olarak değerler dizgesi dikilmekte karşımıza. bunda aile, çevre, toplum; gelenek-görenek, eğitim-öğretim, kültür-sanat hayatının belirleyiciliğinin yanı sıra siya(h)setin işlevini yadsımak olası değil. 'iyi insan' olmadan iyi toplulukların ve toplumların oluşumu olası değilse, bir toplu katliâm söz konusu! bunda erkten öte, eğitimcilere düşen sorumluluk, ödev, ve görev azımsanamayacak denli çok. bencilliğin eşitsizlik, açlık, eşitsizlik ve ahlâksızlık (kötü ahlâk) yarattığı gün gibi ortada. ahlâk (iyi ahlâk) olmadığı sürece, sorunların çorap söküğüne dönüştüğünü görmelere karşın, buna seyirci kalmak da (bir başına olmasa da) bir ahlâk sorunu değil de ne? hem toplumsal varlık olup hem de toplum-öte değerler olgusunu yoksamak olası mı? maslow, freud, aristotales kavram ve olgu olarak dillese de insanı, bunun temelinde bir etik sorun olduğunu kabûllenmemek neyin nesi? ilke ve uygulayım olarak eşitliği algılamak ve uygulamak gerekirken, salt bir değer olarak bilmek yeter mi? yaşam deneyimleriyle akademik birikimleri harmanlayıp yaşama geçirmedikçe 'iyi insan'dan ve dahi insanlıktan söz açmak ne denli gerçekçi? sorunlarca sorular yanıt, anlam ve değer yitimine uğradıkça, 'güzel insanlık' asla ve kat'a gelemez.. heyhât! tersine çevirmek için bu 'kötü tâlih'i (yazgıyı!) ya da güzelleştirmek adına dünya'yı, bir başka kök sorun da sanat.



sanatsızlık

(sıralamayı siz yapın) açlık, bencillik, eşitsizlik, ahlâksızlık ve sanat beş kök sorunsal ki, birbiriyle ilintili zannımca. düş/düşün gücü, yaratıcı edim ve beceri işlevsel olmadıkça, insana ve insanlığa uzanmadıkça, kirli siya(h)saların ve erk yönetimlerinin cirit attığı, üretimi iç ettiği, emeği sömürdüğü, zenginler kulübünü palazlandırdığı; açlığın, yokluğun, yoksulluğun beşinde kavgalar, çatışmalar ve savaşlarla insanlığı sallaya-uyuta-öldüre kuruttuğu/ yokluğa sürüklediği bir dünya tablosuna kanlı gözyaşları, ağıtlar ve zılgıtlarla  daha da seyirci kalınacağı ortadayken, felsefe ve bilimin yanı sıra, sanata olan gereksinim de şart. tüm sanat dallarıyla birlikte, özellikle [yeni fikir(ler), dil ve üslûp ile kurulacak/kurgulanacak] 'edebiyat'a olan gereksinim, şimdilerde ekmek-su gibi handiyse. sokaklarda, yollarda, okullarda, evlerde [ve 'kitap'larda] sunulacak sanat eserleri, 'estetik' yoksunluğu varlık ve varoluşa dönüştürdüğü ölçüde, kazandıracağı bilinçlilik/farkındalık yolculanışıyla,  olmazsa olmaz.. ya siz ne diyorsunuz?

etik ve estetik değerlerin insanı değiştirip dönüştürdüğü bir çağı, açlığın, bencilliğin, eşitsizliğin, ahlâksızlığın kökünün kurutulup, iyilik ve güzellikle kurup bezemek, hiç kimseye boş-düş/düşün gelmediği sürece salt bir umut olarak da kalmaz, 'yeni insan/insanlık' için (dünün kötü dersleri ve iyi-güzel birikimleri de dâhil) bir olasılığı hayat kılabilir ki, bu mümkün. yoksa... ötesini biliyorsunuz zâten siz.

3 Comments


sohbetchat
11 saat önce

Sohbet Odaları kültürler ve sınırlar arasında anlamlı bağlantılar kurulmasını sağlayacak küresel bir topluluk yaratmak.İlgi alanlarınıza uygun kişileri bulun, arkadaş ekleyin, iletişimde kalın! Yabancılarla tanışın ve yeni arkadaşlar edinin.

Like

sohbetchat
11 saat önce

Mobil sohbet kullanıcıların cep telefonları üzerinden anlık sesli ve yazılı görüntülü iletişim kurmalarına olanak sağlayan platformlardır.Android uyumlu dokunmatik ekran akıllı cep telefonları, tablet, ipad, iphone gibi Mobil cihazlarla tek bir tıkla Mobil Sohbet’e katılabilırsıniz.

Like

sohbetchat
11 saat önce

https://www.gevezeyeri.com/ guzel makale olmus

Like
bottom of page