Ateşin içinden geçen kadın: Emma Goldman
Semrin Şahin, anarşist yazar, siyasal eylemci olarak bilinen Emma Goldman hakkında yazdı.
Bir kız çocuğu St. Petersburg’un dondurucu ayazında korse fabrikasına gitmemek için evin arka odalarından birine saklanır. Babası onu saklandığı yerde Fransızca kitabına çalışırken bulur. Kız on üçünü daha bitirmemiştir ve babasına fabrikada çalışmamak, tekrar okula dönmek için yalvarır. Babasının gözlerindeki öfke kıvılcımından korkmaz kız. Kaç kere kırbaçlandığını bile hatırlamaz. Her şeye hazırlıklıdır. Babası kitabı parmaklarının arasından sertçe çeker ve içeride yanan ateşin içine atar. Kız ağlayarak babasının paçasına yapışır ama ne kitabını kurtarabilir ne de kendisini fabrikaya gitmekten azat edebilir. Babası öfkeyle, “Kızların çok şey öğrenmesine gerek yok! Bir Yahudi kızının bilmesi gereken tek şey nasıl Gefilte balığı hazırlayacağı, erişteleri nasıl ince ince keseceğidir ve asıl önemlisi evlendiğin adama bir sürü çocuk vermekten başka öğreneceğin şey yok," der. On beş yaşına gelince de onu zorla evlendirmeye kalkan babasıyla arasında uçurum açılır kızın. Bu kız dünyanın daha sonra yazar, aktivist olarak tanıyacağı, kitleleri yerinden oynatan ateşli konuşmaların başkişisi ve anarşist siyaset felsefesinin gelişiminde önemli rol oynayan Emma Goldman’dır.
Emma Goldman 27 Haziran 1869 Litvanya’nın Kaunas şehrinde dünyaya gelir. Babasının işsiz kalması nedeniyle on üç yaşında çalışmaya başlar ve okulu bırakır. Okula dönme çabaları sonuçsuz kalınca kendi kendini eğitmeye başlar. Korse fabrikasında çalıştığı dönemde bir adamla otel odasına gider ve burada kendi deyimiyle şiddet içeren cinsellikle tanışır, aslında tecavüze uğrayan Emma kadın erkek arasındaki cinselliği sorgulamaya başlar. Aynı dönemde okuduğu Çernişevki’nin Nasıl Yapmalı? kitabının ana karakteri Vera’dan çok etkilenir. Nihilist felsefeyi benimseyen ve aile baskısı nedeniyle evden kaçan Vera onun rol modeli olur. Babasının tüm karşı koymalarına karşın 1885’te Amerika’ya göç eder.
Emma Amerika’ya gelir gelmez fabrikada işçi olarak çalışmaya başlar. 1886’da Chicago'daki Haymarket olayı idamların ardından ve anarşizmin anti-otoriter siyasi felsefesiyle daha fazla ilgilenmeye başlar. 1887’de sadece dört aydır tanıştığı Jacob Kershner’la evlenir. Düğün gecesinde evlendiği adamın iktidarsız olduğunu öğrenir. Emma kocasını her terk etmeye kalktığında adam onu kendini öldürmekle tehdit etse de bir yıl sonra kocasından boşanır.
Bu boşanmanın ardından New York’a taşınır. Şehre geldiği gün sevgilisi ve ömür boyu arkadaşı olacak olan anarşist yazar Alexander Berkman’la tanışır. Bu tanışma Goldman’ın hayatını değiştirecektir. Berkman’la Sanayici Frick’e suikast düzenlemeye karar verirler. Emma suikast için gerekli olan parayı fuhuş yaparak kazanmaya karar verir. Böyle bir eyleme karar vermesinde yine bir roman kahramanı etkili olmuştur. Suç ve Ceza’daki Sonya karakterinin itici gücüyle sokakta tanıştığı adamla bara gider. Adam ona bu işe uygun olmadığını, evine dönmesini salık verir. O da yaşadığı şaşkınlıkla kardeşine mektup yazar ondan hastalığını bahane ederek para ister.
Suikast başarısız olunca Berkman cinayete teşebbüsten tutuklanır. Emma takip eden yıllarda "isyana teşvik etmek" ve doğum kontrolüyle ilgili bilgileri yasa dışı olarak dağıtmak nedeniyle birkaç kez hapse atılır. 1906'da Goldman anarşist dergi Mother Earth'ü kurar. Berkman’dan ayrılıp inzivaya çekilen Emma anarşist çevre tarafından dışlanır. Daha sonra anılarında “Hayatla yeniden yüzleşmek acı ve zordu,” diye yazar. Ama Berkman’la yeniden bir araya gelmekten kendini alıkoyamaz.
On yıl boyunca çeşitli konferanslar verip konuşmalar yapar. Kitleleri harekete geçirecek grevleri tertip eder. Birinci Dünya Savaşı sırasında Berkman’la New York Zorunlu Askerliğe Hayır Birliği'ni kurar ve hazırladıkları broşürlere, "Zorunlu askerliğe karşı çıkıyoruz çünkü biz enternasyonalistiz, antimilitaristiz ve kapitalist hükümetler tarafından yürütülen tüm savaşlara karşıyız," diye yazarlar. Dağıtılan bu broşür ve bildirilerin sonucu elbette bir kez daha tutuklanmak olur. Emma ve Berkman tekrar tekrar tutuklanırlar. En sonunda sınır dışı edilirler. İkisi bunu fırsat bilip Rusya’ya gider. Ama burada da rahat durmazlar. Mart 1921'de Petrograd'da işçilerin daha iyi yemek verilmesi ve daha fazla sendikal hak talebiyle sokaklara çıkmasıyla grevler patlak verdiğinde, Goldman ve Berkman, grevcileri destekleme sorumluluğuyla bir kez daha meydanlara çıkar. Grev, hükümetin grev yapan askerleri ve denizcileri bastırmak için askeri müdahale emri verdiği liman kenti Kronstadt'a yayılır. Kronstadt isyanında yaklaşık bin isyancı denizci ve asker öldürülür, iki bin kişi de tutuklanır, bu tutuklananların birçoğu daha sonra idam edilir. Bu olayların ardından Goldman ve Berkman, ülkede kendileri için bir gelecek olmadığına karar verir. Emma daha sonra yeğenine, "Bolşevik olsun ya da olmasın, hayatım boyunca asla devletin sınırları içinde çalışamam," diye yazar bir mektubunda.
Emma Rusya’da yaşadıkları üstüne yazılar kaleme alır. Bunlar daha sonra kitaplaşır. "Siyasi Şiddetin Psikolojisi" kitabında da "Sosyal ve ekonomik hayatımızda birikmiş olan ve şiddet eylemiyle sonuçlanan güçler, fırtına ve şimşekle kendini gösteren atmosferdeki dehşete benzer,” notunu düşer. Ömrü meydanlarda, kitlelerin arasında geçen Emma, Berkman’ın kendini vurarak intihar ettiği yıl faşistlerle savaşmak için İspanya’ya gider. Dört yıl sonra 17 Şubat 1940 Cumartesi günü kısmi felç geçirir ve bu felç sonucunda dünyanın en güçlü konuşmacısı olarak konuşma yetisini kaybeder. Yaşadığı onca şeye rağmen -tutuklanmak, sınır dışı edilmek, her çevre ve görüş tarafından dışlanmak- en çok konuşamamak yıkar onu. Aynı yılın mayıs ayında geçirdiği ikinci felç nedeniyle de hayatını kaybeder.
Emma Goldman, tarihte herkesin bildiği adıyla “Kızıl Emma” onu anarşizmle tanıştıran Haymarket olaylarında idam edilenlerin yakınına gömülür. Mezar taşının üzerindeki kabartma, heykeltıraş Jo Davidson tarafından yapılır ve mezar taşına "Özgürlük bir halka inmeyecek, bir halk kendini özgürlüğe yükseltmelidir" sözü yazılır.
Comentarios