Ânı genişleten anılar
Ege Yatır, Claudio Magris’in kaleme aldığı Enstantaneler üzerine yazdı: "Okurunu düşünmeye iten, büyük bir izlenimci olan yazarının günlük hayatın kıyı köşesine düştüğü dipnotlar Enstantaneler"
Ege Yatır
Türkçede en çok okunan ve sevilen yapıtı Tuna Boyunca ile tanınan Claudio Magris’in kaleminden çıkanlar birer tarih kazısı gibidir. Zamanın unutulan detaylarından ortaya koyduklarıyla dünya edebiyatında saygın bir yer edinmeyi başaran yazarın üslubu için ise zamansızlığın peşinde bir dil desek yanılmış olmayız. Gezi yazısı mantığının kalıplarını genişleten, tarihsel perspektifi günle birleştiren, denemeyi anlatı ve öykünün ayağına dolayan müthiş bir okuma deneyimidir Magris’in yazdıkları arasında dolaşmak. Yazarın, Tuna Boyunca ile birlikte Türkçede yayımlanan diğer kitapları şunlar: Bir Kılıç Üzerine Çıkarsamalar, Mikrokozmoslar ve Davanın Reddine. Şimdi bunlara bir yenisi daha eklendi: Enstantaneler.
Enstantaneler’de Magris, zihin açan denemeleriyle okurlarının karşısında. Gerçi “deneme” diye bir kalıba bağlayarak Magris’in yaptığını sınırlandırmamak gerek. Çünkü hemen yukarıda da belirtildiği gibi türler arasında gezinmeyi, onları birbirleriyle konuşturmayı seven bir yazar o. Enstantaneler’de de tam olarak böyle bir durumla karşı karşıyayız. Magris’in kaleminden çıkanları deneme olarak okuyabileceğimiz gibi öykü uçları, roman eskizleri olarak okumak da mümkün. Şiir dizeleri kadar vurucu cümlelerin arasından geçtiğimizi de eklemeliyim. Fakat her ne olursa olsun sonuçta ortada güçlü metinlerden meydana gelmiş bir kitap var. Okurunu düşünmeye iten, büyük bir izlenimci olan yazarının günlük hayatın kıyı köşesine düştüğü dipnotlar Enstantaneler. Ânı genişleten, okurunu bulunduğu ânın farklı katmanlarına taşıyan bir zaman makinesi olarak da tanımlayabiliriz elimizdeki kitabı.
Yedi yıllık bir zaman dilimini kapsıyor Enstantaneler. Magris’in 1999-2016 yılları arasında düzensiz bir şekilde kaleme aldığı, onu yazmaya iten manzaralar, olaylar, anlatılanlar, görülenler karşısında düşündükleri diyebiliriz. Öte yanıyla birer refleks metinleri elimizdekiler. Gündelikte göze ilişen, zihni de çağrışımlara iten manzaralar karşısında Magris’in kalemiyle verdiği tepkiler toplamı. Magris’i çağrışımlara iten bazen siyasi bir manzara oluyor, bazen bir kafede otururken gördüğü tartışma, bazen televizyonda izlediği basit bir dedikodu programı… Bu çıkış noktası her ne ise Magris buradan ateşini alıp kendi zihin ormanını alevlendiriyor. Magris’in günlük hayatın gözüne çarpan detaylarından hız alarak çıktığı bu yolculuk bir sorgulama da aynı zamanda. Yazar anlamsız bulduklarını, yüzeyde kalmışları görüp entelektüel bir derinlikte gördüğü basitlikleri tartışıyor da diyebiliriz. Magris basitlikleri küçük görüyor değil. Aksine onları kimsenin önemsemediği kadar önemsiyor. Manzaralarını, felsefi zemine geçmede bir aracı olarak kullanıyor.
Eleştiri ise Magris’in denemelerinin temelini meydana getiriyor. Bu yıkıcı bir eleştiri değil. Yaşadığı “enstantaneler”i damgaladığı açık. Kendi ahlak zemininde tartışmaya açtığı da… Fakat yazdıklarından hiç eksik olmayan o ince ironi bu zemini geçirgen hale getiriyor. O nedenle Magris’i bu kitapta kendi rengini göstermekle beraber, baktığı yerdeki renklerin neden o renkte olduğunu sorgulayan bir yazar olarak görmüyoruz. Magris’in Enstantaneler ile geçirdiği yedi yıllık gündemi daha çok “Neden?” ile değil “Nasıl?” ile geçmiş. Bu soruyu da müthiş bir titizlik ve hassasiyetle soruyor. Dünyanın “nasıl” anlamsız bir düzeye çekildiğini Magris’in sorgulamalarıyla daha net kavrıyoruz.
Claudio Magris büyük bir yazar. Kaleminden çıkanlar da öyle. Enstantaneler de Magris’in önemsenmesi gereken külliyatın nitelikli halkalarından biri. Magris’i daha önce okumayanlar için önemli bir tanışma kitabı olabileceği gibi Enstantaneler, okuyanların da hayranlığını katmerleyecek bir toplam.
ENSTANTANELER
Claudio Magris
Yapı Kredi Yayınları, 2022
Çeviren: İbrahim Yasin Güler
98 s.
Comments