top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara

Sanal korkular ya da akrebin gözleri

Yazarın fotoğrafı: Nagihan KahramanNagihan Kahraman

Nagihan Kahraman, Ezgi Tanergeç'in yeni romanı Geç Kalanlar Kümesi üzerine yazdı: "Geç Kalanlar Kümesi; günümüzün dijital dünyasına, sanal korkulara ve bunlar ortaya çıkarken de kişisel problemlere, ruhsal sıkıntılara değinen yeni bir neslin dertlerini, telaşını odağına alan bir roman."



İnsanlar, daha eskiden tanışık olduğu insanları başkalarına göre çok daha iyi tanıdıklarını düşünme eğilimindeler genelde. Bunu düşündüren şey, kişinin o insanla arasında geçenler mi yoksa zamanın verdiği güç mü, bilinmez. Ancak mazide kalmış kişilerin ve olayların zihinde daha bir kemikleştiği aşikar. Geçmişten bugüne taşınan insanlar -şu an içinde bulunulan durumdan bağımsız olarak- belki de konfor alanı içinde kalmayı sağladığı için insanı daha güvenli hissettiriyor. Ancak şöyle de bir mesele var ki insan çok iyi tanıdığını sandığı kişiyi gerçekten de o kadar iyi tanıyor mudur her zaman? Daha da doğrusu, bu mümkün müdür? Ezgi Tanergeç, yeni romanı Geç Kalanlar Kümesi’nde bu sorunun cevaplarını arıyor. Liseden birbirini tanıyan dört arkadaş, yetişkin hayatlarında birbirleriyle yeniden bir araya gelirse bu defa birbirlerini bıraktıkları gibi bulmaları mümkün müdür? Bu ana sorunun etrafında dolanan Tanergeç, romanında başka meseleleri de katarak günümüzün telaşlarına odaklanan bir anlatı sunuyor okurlarına.


Ezgi Tanergeç’i ilk romanı Devridaim’le tanıyor çoğu okur. Bu eseri ile 2022 yılında Turgut Özakman İlk Roman Ödülü, 2024 yılında da Orhan Kemal Roman Armağanı’nın sahibi oldu. Bu romanında da yine seçimlerimiz ve tercihlerimiz üzerinden, yaptıklarımızı eğer yapmamış olsaydık ya da yapmadıklarımızı yapmayı tercih etseydik nasıl bir durum bizi beklerdi, sorusundan hareketle bir evren kurgulamıştı. Bu romanında da yine merak ettiği bir sorudan hareketle neler olabileceğini okurlara göstermek ister yazar. Bunda yazarın aldığı eğitimin de etkisinin olduğu kanaatindeyim. Ege Üniversitesi’nde Radyo, Televizyon ve Sinema eğitimi alan yazar uzun yıllar boyunca basın ve televizyon dünyasında çalışmış ve çeşitli kurumlarda basın danışmanlığı yapmış. Büyük bir değişiklik yaparak İstanbul’dan İzmir’e geri dönen ve hayatını hâlihazırda İzmir’de sürdüren Ezgi Tanergeç, yazarlık kimliğini okurlarıyla da bu şehirde yazdıklarıyla tanıştırmış.


Geç Kalanlar Kümesi; günümüzün dijital dünyasına, sanal korkulara ve bunlar ortaya çıkarken de kişisel problemlere, ruhsal sıkıntılara değinen yeni bir neslin dertlerini, telaşını odağına alan bir roman. Birbirini liseden tanıyan dört arkadaşın yıllar sonra bir araya gelmesiyle ortaya çıkan oldukça minör görünen meselelerin majör bir sorun hâlini almasını okuyoruz. Artık otuzlu yaşlarında olan bu dört arkadaşı birbirine hâlâ bağlayan ise lise yıllarında meydana gelmiş bir olay. Oldukça basit başlayan, mecburi bir arkadaşlık… Lisede notlarını yükseltmeleri için verilen bir ödev, tesadüfi bir şekilde oluşan bir ödev grubunu yani “Geç Kalanlar Kümesi”ni meydana getirir. Yapılan ödevler, yükseltilen notlar hayatın klişesiyken ödev aldıkları dersin öğretmeni ile ilgili öğrendikleri bir bilgi ve bunun peşini bırakmamaları ise lise hayatlarında unutamayacakları bir şeye sebep olur. “Geç Kalanlar Kümesi” dağılsa da yıllar sonra onları birbirine bağlamaya devam eder. Yasemin, Anıl, Simge ve Eylül bir araya bu şekilde gelmiş olur ve kendilerini ilgilendirmeyen bir şeye karşı aşırı merakları yüzünden başlarına gelen bir olay yıllar sonra da adeta bir lanet gibi peşlerini bırakmaz; bu defa Geç Kalanlar Kümesi’ndekiler günümüzün sanal dünyasına yenik düşerler ve yine hiç üzerlerine düşmeyen bir meraka yenildikleri için. Tıpkı yıllar önceki gibi…

Roman, Geç Kalanlar Kümesi’nin üyelerinden Yasemin’in ağzından anlatılıyor; içlerinde belki de en sessiz ve en kendi hâlinde kalan o olduğu için. Bu gruptakiler yıllar içinde hayatlarında somut başarılar elde etseler de kendi iç dünyalarında ve çevrelerinde pek mutlu olabilmiş kişiler değiller ve yeniden bir araya geldiklerinde artık lisedeki derse geç kalanlardan oluşan bir kümeyi değil ama hayata, yaşamaya geç kalmış bir grup yetişkini temsil ederler. Bu yönüyle kitabın adının Geç Kalanlar Kümesi olması biraz alaycı, biraz ironik olduğu da söylenebilir. Oldukça sıradan hayatlar yaşayan bu dört kişi artık yeni dünyanın sanal ilişkilerine, dijital verilerin ele geçirilmesine ve intikamların bu yolla alındığı bir dünyaya geç kalmaktadırlar. İçlerinde biri -Anıl- dışında bu işlerden anlayan pek yoktur; Yasemin mühendislik okuyarak yanlış bir tercih yaptığını fark eden bir çevirmendir. Eylül aile kurmuş ve iki çocuk annesidir. Simge ise lisedeki baskın karakterini korumaya çalışmaktadır. Anıl’ın eğitim hayatında binbir güçlük yaratan Asperger Sendromu, Yasemin’in annesinin bipolar bozukluk tanısı ve geçmişlerinden getirdikleri bir sürü travma sebebi olaylar… Bunlar, karşıdaki insanın ne kadar iyi tanındığı düşünülse de verdikleri tepkiden hareketle o kadar da iyi tanınmayabileceği gerçeğini meydana getiriyor romanda.


Bölümler direkt olarak I, II, III, IV… şeklinde gitmek yerine “Şimdiki zaman (I)”, “Di’li Geçmiş Zamanın Hikayesi (I)”, “Şimdiki Zaman (II)”, “Di’li Geçmiş Zamanın Hikâyesi (II)”… şeklinde ilerliyor. Bu da tahmin edileceği üzere lisedeki ve şimdiki zamanda gerçekleşen olaya gidip gelerek adeta mekik dokuyor gibi bir etki bırakıyor okurun zihninde. Yazar, şu an bir araya gelen bu dört arkadaşın aslında geçmiş zamanda masum da olsa bir suç ortaklığını paylaştığı için bir arada olduğunun farkında ve okuruna da bunu fark ettiriyor her satırda. İnsan kendini nasıl tanıtmak isterse, hayatına dair ne kadar detayın bilinmesini isterse o kadarını sunuyor yetişkinlikte çevresine. Peki ya daha fazlası varsa ve bunu insanlar öğrenirse? Hem de sanal dünyadaki bilgileri çalarak? Düşüncesi bile çok garip; sanal bir dünya ama gerçek hayattaki bilgileri sızdırmaya sebep oluyor. Bu artık günümüzde hepimizin aşina olduğu korkulardan biri ne yazık ki. Günümüzün tehditleri de dolayısıyla eski usul değil tam da böyle bir yerden oluyor. Bu dört arkadaşın yaşama dair geç kalmışlığını eskiden tanıdıkları insanlarla yeniden kurdukları bir anlaşma çözebilecek midir? En başta geçmiş arkadaşlıklara dair masum bir anlatı gibi başlayan romanın ilerleyen kısımlarında büründüğü gerilimli hava, esere polisiye roman tadı da katıyor hafiften. Son olarak, “Erkin Koray’ın anısına…” şeklinde ithaf edilen romanın Erkin Koray’ın Akrebin Gözleri şarkısı eşliğinde okunması tavsiyedir. Sürprizi bozmamak adına yalnızca şu kadarını söyleyip bitirmekte fayda var: “Akrebin gözleri her an üstümde sanki/ Akrebin gözleri öyle yaman ki/ Öylece bakıyor hiç göz kırpmadan/ Bekliyor beni kımıldamadan…”



GEÇ KALANLAR KÜMESİ

Ezgi Tanergeç

İthaki Yayınları, 2024

Tür: Roman

248 s.


Comments


bottom of page