Çizgi roman da pekala bir kitaptır
Evrim Sayın, Christopher Lincoln'un genç okurlar için kaleme aldığı, Gece Kütüphanecisi üzerine yazdı: "Babasını bir kitaptan kıskanan Page ve kardeşi Turner'ın raflardaki depremi anlamlandırmadan önce tanıştıkları Bayan Literati, onların hayatlarında bambaşka bir sayfa açıyor aslında. Bir şekilde kaybettikleri Dracula'yı arayacak olan Bayan Literati ve kütüphanedeki görevini keşfettiklerinde hayalgücü denen şey adeta somutlaşacak, belki de birçok çocuğun hayalini onlar yaşıyor olacak."
Öğretmenliğe başladığım ilk yıllardı, büyük bir iştahla gençlerle kitaplar üzerine konuşacağım anları bekliyordum. Kitap okumayı kendiliğinden sevecekler sanıyordum. İçine doğdukları çağı, çağın imkanlarını, bu imkanların onlardan aldıklarını ve onlara verdiklerini zamanla öğrenecektim; bilmiyordum. Sonra sonra çocuklarla gençler içsel motivasyonla kitap okusunlar diye tutturdum. Tam böyle kafayı takmışken bu mevzuya, derste sorduğum "Hangi tür kitapları okumayı seviyorsunuz?" sorusunun ardından arka sıralardan şöyle bir yanıt geldi: "Çizgi roman okuyorum ama sanırım o bir kitap değil..." Bu yanıtın üstüne çok düşündüm hatta haddinden fazla. Çizgi romanın aslında bir kitap olmadığını ona birileri söylemişti belli ki. Belki ailesi, belki başka bir öğretmeni, belki arkadaşları... O da sonunda pes edip bana bu soruyu sormuştu.
Her çizgi roman bir kitaptır pekala, şimdilerde o öğrencimin bana hatırlattığı çocukluğumdan güç alarak yeni çizgi romanlar okuyorum. Hatta keyfini doyasıya çıkardığım anlara dönüştürüyorum bu okuma zamanlarını. Kimseden çekinmeden, üzerimde herhangi bir baskıyı kabul etmeden, bir şey öğrenme telaşına düşmeden... Hem muzip dilinden hem de görsellerinden çok etkilendiğim yeni bir kitaptan bahsetmek istiyorum: Genç Timaş aracılığıyla genç okura sunulan Gece Kütüphanecisi. Daha ilk başta ismini gördüğümde, "kütüphaneci" sözcüğüyle "gece" yan yana gelince kesinlikle tekinsiz bir maceraya atılacağım dedim, öyle emindim. Kare kare sürüklendiğim yer beni bu anlamda şaşırtmadı. Sürüklenmekse anlatamayacağım kadar iyi geldi.
Hikayedeki ikiz kardeşler biz bu kitabın okuruyken gelip hayatımızın ortasında sahneye çıkıyor sanki. O kadar ki bir süre hayat sahnesinde yan yana gibiydim onlarla. Rutin hayatıma bir bakış fırlatıp onların gizemli yolculuğuna kaçıp kaçıp durdum. Devasa kütüphane duvarlarının içinde onlarla kayboldum, onlarla kendimi buldum. Çünkü...
"Sihir kitaplarda doğar. Bu pek de şaşırtıcı değil çünkü kitaplar hayaller, umutlar ve ilhamla doludur."
Bu başlangıç içeriğe dair küçük bir ipucu veriyor gibi. Sonrasında anlatılacaklara okuru hazırlıyor bir nevi. Lafı uzatmak, sadece estetik bir zevk yaratmak için söylendiğini düşünmüyorum. Ancak ben ne olursa olsun kurulan bu cümlelere zaten bayılıyorum.
Hikayeyi Turner'ın ağzından öğreniyoruz. Turner ve Page, bahsettiğim ikiz kardeşler. Turner kurallara daha bağlı, yanlış yapmaktan çekinen biri ancak Page'in gözü kara, biraz da isyankar. Anne ve babalarıyla kütüphane ziyaretleri yapan, anne ve babalarını evde okurken görebilen kardeşler bunlar. Ne şanslılar! Daha hikayenin başında çok sevinecek bir şey buldum bile! Evinde geniş kitap seçkisi olan bir çocuğun hayata bakışı, o çocuğun yetişkinlikteki hayatı yönetme becerisi elbette ki çok başka olacaktır. Kendimi Page ve Turner'mış gibi hayal edip başka dünyalara gittim örneğin öncelikle. Kafamda bir sürü olası senaryo yarattım kendim için. Tabii bu hayalleri zihnimde bu kadar hızlı görselleştirebilmeme destek olan öykülemenin yanı sıra çizimler de kendinden söz ettirecek cinsten kıymetli. Hikâyeye döndüğümde iki kardeşi New York Halk Kütüphanesinde karşılıyoruz. Bir vampir hikayesi olan Dracula'yı yanlarına alıyorlar ve ikisi de biliyor ki Dracula, babalarının en değer verdiği kitaplardan biri. Page'in ısrarıyla da olsa Turner onu yalnız bırakmıyor ve Page'in aklında nasıl bir plan olduğunu anlamaya çalışıyor. Page'in aklındaki planı anlamlandırmaya çalıştığı sırada Turner, yaptığı araştırmada şöyle bir satırla karşılaşıyor: "Kitap raflarında deprem yaşandığı bildirildi." İşte bu noktadan sonra biz de 1899 yılında o raflarda ne oldu, merakla öğrenmek istiyoruz. Ama anlıyoruz ki bu hemen açıklanmayacak. Hatta hikaye bu deprem üstüne kurulacak.
Babasını bir kitaptan kıskanan Page ve kardeşi Turner'ın raflardaki depremi anlamlandırmadan önce tanıştıkları Bayan Literati, onların hayatlarında bambaşka bir sayfa açıyor aslında. Bir şekilde kaybettikleri Dracula'yı arayacak olan Bayan Literati ve kütüphanedeki görevini keşfettiklerinde hayalgücü denen şey adeta somutlaşacak, belki de birçok çocuğun hayalini onlar yaşıyor olacak. Macerayı resmen kendilerine çeken bu ikiliyle kitapların büyülü dünyasına bir kez girdiniz mi asla çıkmak istemeyeceksiniz! Kitap raflarıysa artık eskisi kadar sessiz değil.
GECE KÜTÜPHANECİSİ
Christopher Lincoln
Genç Timaş Yayınları, 2024
Çeviri: Ömer Anlatan
256 s.
Comments