top of page
  • YouTube
  • IG
  • twitter
  • Facebook
Ara
Yazarın fotoğrafıLitera

Öykü: Biz Sizi Ararız

"Bir de blazer ceketi var ama giyemiyor, iğreti duruyor üstünde, ceket giyilmek istemiyor, Macide’yi layık bulmuyor sanki kendine."

Gizem Sungur


Temmuz sıcağında buz gibi bir oda. Gri bir masa, parlak spor mobilyalar, duvarda bir tablo, birbirine doğru ellerini uzatmış iki genç kız. Sağ tarafta bir kahve makinesi, yanında rengarenk kahve kapsülleri. Önünde bir kutu peçete, ağlanıyor mu acaba burada? Macide, hayranlıkla izlediği cam gökdelenlerden birinde iş görüşmesi yapacak. İki otobüs değiştirdi bu dev kutuya gelebilmek için. Görüşmeye çağrılınca annesi çok sevindi, iki ay önce mezuniyeti için alınan lacivert eteği, beyaz gömleği heyecanla ütüledi. Ütülerken bir yandan hızlı hızlı mırıldandı: “Aman güzel kızım, dikkatli konuş da gir bu işe, üç gündür kapıya dayanıyor ev sahibi, baban bu ay da çalışamayacak, belki bir avans alırsın da kirayı öderiz.” Eteği ütü masasından kaldırıp uçlarına lavanta kolonyası sıkıyor, pek de bilir böyle şeyleri. Bir de blazer ceketi var ama giyemiyor, iğreti duruyor üstünde, ceket giyilmek istemiyor, Macide’yi layık bulmuyor sanki kendine.

Macide görüşme yapacağı gökdelene girdiği andan itibaren kendini başka bir gezegende gibi hissediyor. Bir plaza gezegeni, uyduları etrafında dönen BMW’lerden, atmosferi pahalı parfümden, iklimi yazları klima soğuğu, kışları ılık. Dışarıda normal insan gibi görünen gezegen sakinleri içeri girince başka bir şeye dönüşüyor, bakışları sertleşiyor, duruşları dikleşiyor. Ellerinde karton bardakta kahveleriyle asansöre binerken kibarca gülümsüyorlar. Hangi asansörün nereye gittiğini gösteren algoritmayı görünce şaşakalıyor Macide, önce gideceği katı giriyor ekrana, “E” asansörüne gitmesini söylüyor ekran. 27. Kata çıkıyor, Empati İletişim A.Ş yazılı cam tabelaya doğru ilerliyor, danışmadaki görevliye görüşmeye geldiğini söylüyor zor çıkan cılız bir sesle. Danışmadaki görevli orta yaşlı bir kadına sesleniyor, kadın Macide’ye bekleyeceği odayı gösteriyor. İkisi de hep gülümsüyor. Ama gülümsemelerinde tuhaf bir şey var. Aslı Hanım içeri girince Macide tuhaf olanın ne olduğunu anlıyor. Çünkü Aslı Hanım da tıpkı diğer ikisi gibi gülümsüyor, ağızları kıvrılıyor ama yüzleri, güzleri gülmüyor, donuk. Aslı Hanım Macide’yle tokalaşırken diğer eliyle kartvizitini uzatıyor.

-Hoş geldiniz, ben Aslı, insan kaynakları işe alım yöneticisi.

-Hoş bulduk, ben de Macide.

Aslı Hanım, dar taba renkli kalem eteği, saks mavisi şifon bluzu ve siyah rugan stilettolarıyla yürüyen bir Zara vitrini. “Yok gibi ama var” makyajı, “balyajlı ama güneşten açıldı” modeli saçları ile tam bir stil ikonası kopyası. Macide, Aslı Hanım’ı hayranlıkla incelerken beyaz gömleğinin otobüste buruştuğunu, koltuk altlarının terden sırılsıklam olduğunu fark ediyor, koltuğunda küçüldükçe küçülüyor. Macide’nin terini sırtında donduran klimanın serin esintisi Aslı Hanım’ın makyajını muntazam tutmaya yarıyor. Aslı Hanım hızla konuşmaya başlıyor.

-Önce kendinizden bahsetmenizi isteyeceğim, sonra size şirketimizle ilgili biraz bilgi vereceğim, daha sonra da birkaç sorum olacak, başlayalım hazırsanız.

-Şey, acaba görüşmenin sonucu ne zaman belli olur, benim durumum biraz acele de.

Söyler söylemez pişman oluyor. Daha görüşme başlamadan edilecek laf mı bu! Aslı Hanım alaycı bir tebessüm ediyor.

-Biz sizi bir iki hafta içinde ararız, olumlu veya olumsuz mutlaka geri dönüş yaparız. Şimdi kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Özgeçmişinizi okudum ancak kendi cümlelerinizle anlatabilir misiniz, Macide kimdir, ne yapmak istiyor?

Birden Macide’nin ensesinden aşağı soğuk sular dökülmeye başlıyor. Aynı anda kafasından da ateşler çıkıyor. Aslı Hanım'ın sesi kulaklarında yankılanıyor, ağzı hareket ederken sesi boğuklaşıyor. Macide kimdir, ne yapmak istiyor, Macide kimdir, Macide kim, Macide…Ellerinde başlayan karıncalanma kollarına doğru yayılıyor, kalp atışlarının gümbürtüsünü kulaklarında hissediyor, nefesi hızlanıyor, nefes alamıyor, midesi bulanıyor, boğuluyor, boğulurken bağırıyor.

-Beyin kanaması geçiriyorum! Ölüyorum, ölüyorum. Macide kim, Macide, Macide kim ?

-Macidee, kızım beni duyuyor musun? Macide, ben buradayım yavrum.

Annesinin sesini duyuyor, yatıştırmak için konuşmak istiyor, ağzını açıyor ama sesi çıkmıyor. Yan tarafında onu diğer hastayla ayıran perdeyi, kolundaki serumu sonra fark ediyor. Annesi doktorla konuşuyor, “tehlikeli bir şey yok”, “panik atak”, “psikiyatriye sevk” gibi bir şeyler duyuyor. Sonra tanıdık bir topuk tıkırtısı, Aslı Hanım içeri giriyor, annesi atılıyor.

-Çok teşekkür ederiz, siz getirmişsiniz Macide’yi acile.

-Rica ederim ne demek, doktorla konuştum dışarıda, önemli bir şey yokmuş sanırım. Macide geçmiş olsun.

Macide sesini bir yerlerden zorlukla bulup çıkarıyor.

-Teşekkürler Aslı Hanım. Şey acaba görüşmeyi yapabilecek miyiz tekrar, ben buradan çıkınca yani.

Aslı Hanım Macide ile göz göze gelmemeye çalışıyor, sıkıntıyla kıpırdanıyor.

-Tabii, tabii. Biz sizi ararız.

コメント


bottom of page