Dünyalar arası sınırlar
Nazlı Akçura, Kerem Işık’ın “Sınır” adlı öykü kitabı üzerine yazdı: "Yazar geçmişe dönme isteğini, anıların izini sürerken, oradan şimdimizi aydınlatacak bir parçayı bulma arzusunu, kimi zaman bir nesnenin, kimi zaman bir sesin, kokunun, önemsiz gibi görünen ufak bir olayın çağrışımlarının peşinden giderek işliyor."
Nazlı Akçura
Kerem Işık’ın Sınır adlı öykü kitabı geçtiğimiz haftalarda yayımlandı ve biz okurları Sınır’la yer yer fantastik bir dünyadan, yer yer şimdinin dünyasından esen, derin, insanı şaşırtan, düşündüren sulara açıldık. Sınır, taşıdığı fantastik ögeleri bakımından, yazarın ilk öykü kitaplarıyla el ele veren; belleğin kuytularında gezinme, geçmişe dönüş, unutuş ve hatırlamalar eksenindeki izleği ile ve özellikle de ilk bölümüyle Dünyanın Güçlü Tarafı’ndan el alan bir yapıda. Yazarın hikâye anlatımındaki ustalığını gözler önüne seren, diğer eserleriyle temas ederken kendini tekrara düşmeme cesaretini kuşanmış, her sayfasını merakla okutan bir eser.
Yazar, kitabı iki bölüme ayırarak fantastik dünya ile var olan dünyamız arasına ince, belli belirsiz bir sınır çekerken, bir yandan da bu iki dünyayı birbirine bağlıyor. Tıpkı gerçeklik ile belleğimizde kaldığı kadarıyla anımsadığımız ve eksik parçalarını kendi kurgumuzla tamamladığımız anılarımız gibi… Tıpkı iç dünyamız ve dışarıda sürdürdüğümüz yaşam arasındaki sınırın yadsınamaz varlığı ve aynı anda bu sınırın geçirgen bir zar misali, incecik bir sınır oluşu gerçeği gibi…
İlk bölüm, Sınırın Ötesinde, tüm hikâyelerin yazarın kurgu-mekânı Ergöne’de hayat bulduğu; kuvvetli betimlemeleri ve sinematografik bir anlatımla, zihnimizde tüm ilginçliğiyle canlandığı bölüm iken, onu birbirinden bağımsız hikâyelerle örülü Sınırın Gerisinde takip ediyor. Eserin ikiye bölünüp araya bir nevi sınır çekilerek inşa edilmesi, ilk bölümün bir novella gibi okunabilmesi, sadece tematik anlamda değil, türler arası geçişin bir örneği olarak yorumlanabileceğinden, biçem olarak da keskin sınırlara karşı koyuşu, sınırların geçirgenliğini çağrıştırıyor. “Sınır” kavramını ve sınırlar arası geçişleri eserin estetik yapısı ile de sorgulatıyor.
Zamanın göz açıp kapayıncaya dek akıp gidişi, insanın geçmişteki kendi haline yabancılaşması, hayatımızın çocukluk, ilk gençlik, yetişkinlik, yaşlılık evreleri derken geriye dönüp baktığımızda o evrelerdeki kendimizi, yaşanmışlıkları, o dönem olduğumuz kişiyi unutmamız… Hayatı yekpare bir bütünlükle göremeyişimiz, bir ömrü birden fazla insanmışız gibi yaşayışımız ve silinen anılardan geriye kalan tortularla – belleğin bu oyunbazlığıyla geriye kalanlara da pek güven olmayacağını bile bile- yetinmemiz, o tortular arasındaki arayışımız… Sınır’da karşımıza çıkan karakterlerin çoğu işte bu meselelerle hemhal oluyor. Yazar geçmişe dönme isteğini, anıların izini sürerken, oradan şimdimizi aydınlatacak bir parçayı bulma arzusunu, kimi zaman bir nesnenin, kimi zaman bir sesin, kokunun, önemsiz gibi görünen ufak bir olayın çağrışımlarının peşinden giderek işliyor. Bunu yaparken de fark ettirmeden düşüncelerinizle beraber hislerinize de temas ediyor. O karakterlerin arayışları ile aranızda bir benzeşlik kurmak hiç de zor olmuyor.
Arayışları içinde geçmişe dönen karakterlerin yolu hepimizin hikâyesinin başladığı yerle, çocuklukları ile kesişiyor. Çocuğu varoluşunu henüz tamamlamış bir birey ve çocukluğu da bir olmamışlık hali olarak kabul etme yatkınlığının; asıl hayat yetişkinlikte başlar ve çocukluk sadece bir ısınma turudur, düşüncesiyle yetişkinliği kutsayan, ne yazık ki toplumların geneline sirayet eden kısır bir anlayışın karşısında, gerçeğe yaslanıyor Kerem Işık. Ruhun inşasında, temelin de harcın da çocukluk dönemi olduğu, geçmişe yönelik arayışımızda, belleği kazmaya başladığımızda o yolun bizi çocukluğumuza çıkardığı gerçeğine…
Sınır, okurunu kişinin geçmişi ve şimdisine, iç ve dış dünyasına, gerçekliğe ve zihnin kurguladıklarına, hatırlama ve unutuşa, kendini bilmek ve kendine yabancılaşmaya, aramak ve bulmaya, yani insan olmanın zıt görünen ama birbirini bütünleyen o garip hallerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Bunların arasındaki sınırların varlığını ve bu sınırların geçirgenliğini de düşündürerek…
SINIR
Kerem Işık
Yapıkredi Yayınları, 2024
Tür: Öykü
136 s.
Comentarios