Erkekler Kulübü'nden Stepford Kadınları'na
Nagihan Kahraman, Ira Levin'in ilk olarak 1972'de yayımlanan ve yıllar içinde sinemaya da uyarlanan eseri, Stepford Kadınları üzerine yazdı: "Kadının yerinin erkek hegemonyası tarafından çizilmiş sınırlar içinde kalamayacağı, bunun mümkün olmadığı ve kadınların kendilerine tanımlanmış iş yükünün altında ezilmemesi gerektiğinin altını çiziyor her satırda Ira Levin."
İlk defa 1972 yılında yayımlanan Stepford Kadınları, Ira Levin'in unutulmayan ve yıllar içinde sinemaya da uyarlanarak devamlı akıllarda kalmış bir eseri. İlk romanı A Kiss Before Dying de zamanında sinemaya uyarlanmıştı. Ardından No Time for Sergeants adlı eseri de yazarın çok konuşulmasını ve öne çıkmasını sağladı ve Levin 2007 yılında ölene kadar da birçok ödüle layık görüldü. Yazarın bendeki ilk etkisi ise yıllar önce Rosemary'nin Bebeği eseri ile olmuştu. Yönetmenliğini Roman Polanski'nin yaptığı 1968 yapımı gerilim türündeki film uyarlamasıyla tanışmıştım hatta.
Yazarın tüm eserlerinin içinde ise şüphesiz Stepford Kadınları'nın yeri ayrı. Türü bilimkurgu olmasına rağmen roman baştan sona buna dair bir izlenim bırakmıyor. Sonlarda kasabanın gizemi çözüldüğünde anlıyoruz ama yine de üstü kapalı geçilmiş. Eserin bilimkurgu özelliği bir sosyolojik eser olmasının gerisinde kalıyor. Yazarın üzerinde durmak istediği başka meseleler var bana kalırsa. Levin'in derdinin kadınların erkek egemen toplum düzeninde konumlandırılmış yerini sorgulamak olduğunu düşünüyorum. Kadın hakları ile ilgili aydınlatıcı olması ve farkındalık yaratması bakımından Stepford Kadınları önemli bir yerde duruyor. Kadının yerinin erkek hegemonyası tarafından çizilmiş sınırlar içinde kalamayacağı, bunun mümkün olmadığı ve kadınların kendilerine tanımlanmış iş yükünün altında ezilmemesi gerektiğinin altını çiziyor her satırda Ira Levin.
Stepford bir banliyö kasabası. Sessiz ve sakin oluşuyla dikkat çeken fakat bir yandan da hayatın durma noktasına geldiği, neredeyse hiçbir hareketlilik ve etkinlik olmayan bir yer. İki çocuklarıyla bu kasabaya taşınan Joanna ve Walter Eberhart çifti daha ilk günden buradaki garipliğin farkına varır. Bu küçük yerde kadınlar devamlı hastalık derecesinde evlerini temizleyip düzenlemektedirler. Uğraşları ev ve çocuklardır. Erkekler ise zamanlarının çoğunu Erkekler Kulübü'nde geçirmektedir. Evleriyle, eşleriyle ya da çocukların bakımıyla hiçbir ilgileri bulunmazlar. Ev işlerini ve çocuklarının bakımını ortak şekilde yürüten Joanna ve Walter için ise bu durum yeterince gariptir. Johanna kendini bu garip durumu anlamaya verir sonraki günlerde. Bunu çözmek pek kolay değildir çünkü kasabadaki kadınların neredeyse hepsi içinde bulundukları bu durumdan gayet memnundurlar. Kocalarının tavırlarıyla ilgili olumsuz bir yorumda asla bulunmazlar. İçlerinde bu durumu yadırgayan Eberhart çiftinden birer ay önce bu kasabaya taşınan Charmain ve Bobbie vardır yalnızca. Bu üç kadın kasabanın diğer kadınlarını temizlik-çocuk bakımı-seks üçgeninden çıkarmayı isterler ama hiçbiri oralı olmaz bile. Stepford erkeklerinin de işine gelen budur. Erkekler Kulübü'ne bu durumu anlamak için gitmeye başlayan Walter'daki değişimi de görmeye başlayan Joanna iyice şüphelenir ve canla başla bu kasabanın gizemini çözmeye adar kendini. Roman heyecan açısından sonlara doğru zirveye ulaşır. Gizem ve gerilim birlikte yükselir adeta. Aslında mevzu kendileri olmasına rağmen "yarattıkları" kadınlar ile odağı kendilerinden dışarıya kaydıran Stepford erkeklerini, bu kasabanın kadınlarını bu hâle getiren sırrını Joanna çözebilecek midir, yoksa o da onlardan biri mi olacaktır?
Olayın bir an hız kesmediği bu romanda Levin'in dilinin oldukça açık ve sade olduğunu görüyoruz. Edebî olarak büyük büyük cümleler yok bu romanda. Derdini açıklama hedefiyle yazıyor metnini Levin. Bunu yaparken de tumturaklı cümleler kullanmayı tercih etmiyor. Zamanlama ve olay örgüsünün de ustaca kurulmuş olduğunu fark etmemek mümkün değil. Böylece roman çok hızlı bir şekilde okunuyor. Eser geçtiğimiz günlerde İthaki Yayınları'nın bilimkurgu klasikleri serisinden yeniden basıldı. Çevirisinde bu sefer Seçkin Selvi'yi görüyoruz. Kapaktaki illüstrasyon ise Gizem Cansu Horoz imzası taşıyor. Stepford'un hiçbir fikir beyan etmeyen, sosyal hayata karışmayan ve adeta bir süs bebeği hâline getirilen kadınları üzerinden kadın hakları ve kadın-erkek eşitliğine dair bir roman okumak isteyenler için iyi bir başlangıç tercihi Stepford Kadınları.
STEPFORD KADINLARI
Ira Levin
İthaki Yayınları, 2022
Çeviri: Seçkin Selvi
144 s.
留言